 |
Altıyüz yıl önce 24 Haziran 1374'te Almanya'nın Aachen şehrinde böyle bir olay yaşandı. İnsanlar transa girmiş gibi dans ediyorlardı ve bu dans salgını birçok kasabayı etkilemişti.
Yıllar sonra 1518'de Strazburg'da temmuz ayında büyük bir salgın daha meydana geldi. Bir kadın sokağa çıktı ve durmadan dans etmeye başladı. Günler geçti ve kadın halen dans ediyordu. Günler sonra dans eden kadına başkaları da eşlik etmeye başladı ve dans edenlerin sayısı 100'ü geçti.
Kadınlar, erkekler ve çocuklar halka açık yerlerde çığlık atarak, kontrolsüzce hareketler edip, dönüyorlar ve yorgunluktan bayılana kadar dans etmeye devam ediyorlardı. Bazılarının ağızlarından köpükler bile çıkıyordu. Hatta dans edenler halüsinasyonlar dahi görüyorlardı. Olayın giderek artmasıyla birlikte yetkililer alarma geçti. Görevliler çözüm olabileceğini umarak insanların rahat dans edebilecekleri alanlar ayarlamaya başladılar. Özel müzisyenler ve dansçılar tuttular ancak bu durumu daha beter hale getirdi ve salgın yayılmaya devam etti. İnsanlar sanki transa girmiş gibi yorgunluktan düşene kadar dans etmeye devam ettiler. Birkaç yüzyıl boyunca binlerce insanı etkileyen bu dans çılgınlığı belgelendi ve tarihte yerini aldı. Gerekli araştırmalar yapıldı ancak onca araştırma ve incelemeye rağmen dans vebasının sebebinin ne olduğu tam olarak anlaşılamadı. Konuyla ilgili ise birçok teori ve fikir üretildi.
Bunlardan bazıları şöyle:
- Nemli çavdar saplarında oluşan psikotropik etkiye sahip bir küfün ekmeğe karışması ve insan bedeninde uyuşturucu etkisi yaratması. Ancak Tıbbi sosyolog Robert E. Bartholomew yayınladığı bir makalesinde dans vebasına yakalanan insanların tümünün çavdar tüketen insanlar olmadığını ve çavdar tüketimi olmayan bölgelerde de bu salgına yakalanan insanlar olduğunun altını çizdi. Ayrıca bahsedilen bu küfün kan akışını keserek hareketi zorlaştırmasından dolayı dans salgınına sebep olamayacağı söylendi ve bu ihtimalin üstü çizildi.
- 1518'de insanların çoğu kıtlık ve hastalıkla mücadele ediyordu bu sebeple yaşadıkları bu çaresizlik ve mutsuzluktan dolayı kitlesel bir histerinin dans çılgınlığına sebep olabileceği fikride mantıklı gelmişti.
- Tarihçi John Waller'a göre de stres kaynaklı psikoz ve histerinin dans çılgınlığına sebep olmasının mümkün olduğuydu. İnsanlar yaşadıkları psikolojik rahatsızlıktan dolayı transa girmiş ve dans etmiş olabilirlerdi. Aynı zamanda John Waller, insanların dansçıların koruyucusu olan St. Vitus isimli azize inanmasının da bu rahatsızlıkta önemli rolü olduğunu düşünmekteydi. Hurafelerden dolayı da stres ve kaygının kitlesel psikojenik hastalığa neden olduğu düşünüyordu.
-Akla en yatkın olan ihtimalin bu olduğunu söyleyebiliriz.
Justus Friedrich Karl, Hecker Aziz John Dansını şöyle anlatılıyor:
El ele tutuşup halkalar oluşturdular. Duyularının kontrolünü kaybetmiş gibi, izleyenlere aldırış etmeden ve sonunda bitkinlikten yere yığılana dek vahşi bir hezeyanla saatlerce dans etmeye devam ettiler. Daha sonra, şiddetli bir baskıdan yakınarak ölüm döşeğindeymiş gibi inlediler. Bellerinden kumaşlarla sıkıca sarıldıklarında iyileştiler ve şikayetleri bir sonraki nöbete kadar son buldu.
Dans vebasının asıl sebebinin ne olduğu halen büyük bir gizem.
Kaynaklar:
İlginç bir olay ve hiç duymamıştım. İlk fikir çok tuhaf geldi bana. Son fikir daha olası geliyor kulağa. Dans etmeyi çok severim, insana iyi geliyor müziğe kendini kaptırıp hareket etmek😊 Her şeyin fazlası hep zarar🙃
YanıtlaSilSenin bloğunu ilginç şeyleri öğrendiğim için çok seviyorum😊😍
Başlığı ilk okuduğumda inanamamıştım. Hatta altından başka bir şey çıkacağını düşünmüştüm. :) İlginç, tuhaf bir olay. :)) Güzel yorumun için çok teşekkür ederim canııım <3<3<3 :))
Sil