BLOG YAZARI OLMAK: YAŞAMDAN YAZILAR ile RÖPORTAJ

Görsel Kaynak: Freepik

Selam! Yaşamdan Yazılar bloğunun yazarı sevgili Cem ile 
yazmak üzerine keyifli bir sohbet yaptık. 
İyi okumalar!
  • Bize kendini tanıtır mısın? 
Ortaokulu bitirdikten sonra hangi liseyi seçmem gerektiği konusunda kararsızdım. O zamanlar ki çocukluk aklı ile hemen meslek sahibi olmayı düşündüm. Çünkü üniversite okumayacaktım. Matematikten hiç anlamazdım. Ne işim vardı üniversitede. Endüstri Meslek Lisesi, elektrik bölümünü seçtim. Ama bölümümü hiç sevemedim. Elektrik derslerim tam bir eziyet oldu benim için. Lise bittikten sonra üniversiteyi okumam gerektiğini anlamıştım. 
Ama hiçbir yere yerleşemedim. Dışarıdan, açıktan okudum üniversiteyi. Kamu yönetimi bölümünü bitirdim. Artık bir lisans mezunuydum. Ama hala ne yapacağımı bilemiyordum. Ne iş yapıp, nasıl para kazanacaktım? Liseden arkadaşım Murat, yaşadığım yer olan Düzce’de bir çağrı merkezi açıldığını ve eleman aradıklarını söyledi. O zamanlardan beri çağrı merkezinde çalışıyorum.
  • Yazmaya ilgin nasıl başladı? Çocukluktan mı geliyor yoksa sonra mı oluştu?
Gazete almayı çok severdim o zamanlar. Gazete satan bakkal, bizim oraya uzaktı. Yaz aylarında hem yürümüş olurdum hem de gazete alırdım. O zamanlar gazetelerin yanında kitap da verirlerdi. 10-15 tane kitap almışımdır gazetelerin yanında. Aldığım gazetelerde de köşe yazılarını okumaya başlamıştım. Köşe yazılarını okumaya başlamamla beraber benim de yazmaya bir ilgim oluştu. Ama günlük tarzı değildi. Güncel olayları kendimce yorumlamaktı amacım. İşte o zamanlardan beri yazarım.
  • Blog yazmaya ne zaman ve nasıl başladın?
Blogdan önce kendim de bir şeyler karalardım. Defterlerim vardı. Ama o zamanlar düzenli yazdığımı söyleyemem. Bazen üç/dört gün peş peşe yazarken, bazen de bir ayda bir kez yazardım. Yazdıklarım asla bir günlük değildi. Güncel olaylar üzerine yorumlarımı yazardım. Çünkü o zamanlar okuduğum köşe yazarları hep güncel olaylar üzerine yazarlardı. Ben de onlar gibi yazmak isterdim. Tabi o zamanlar blogdan haberim yok. Blogdan haberimin olması ise tamamen bir tesadüf eseriydi. Liseden arkadaşım Yaşar’a, kendi kendime bir şeyler yazdığımdan bahsettim. “O zaman sana bir blog açalım” dedi ve hemen, o an bana blogger üzerinden bir blog açtık. Hala da blogger kullanıyorum. Bu bahsettiğim olay 2014 Eylül ayında gerçekleşti. İşte o zamandan beri blog dünyasının içindeyim.
  • Yanlış hatırlıyorsam lütfen düzelt. Bir yazında  defterlerinden bahsetmiştin diye hatırlıyorum. Blog dışında not aldığın, yazılarının olduğu defter ya da defterler var mı? Nelerle ilgili yazıyorsun mesela?
Doğru hatırlıyorsun. Yazmaya başlamam zaten defterlerimle oldu. Yukarıda bahsettiğim gibi, güncel olaylar üzerine yazarak. Şu anda da defter tutuyorum. Ama şimdi tuttuğum defterlerimde güncel olaylar üzerine yazmıyorum. Güncel olaylar hakkında blogda yazıyorum artık. Şimdiki defterlerimi günlük olarak değerlendirebiliriz. Kısa kısa, o gün neler yaşadığımı yazıyorum. Çok fazla detaya girmeden. Bugün şu oldu, bu oldu gibi kısa kısa aldığım notlar.
  • Tanıdığım blog yazarları arasında düzenli biçimde her gün yazan blog yazarlarından birisin. Bu istikrarın gücü nereden geliyor? Zor olmuyor mu?
Daha çok yazı girerek, daha çok okura ulaşma isteğinden kaynaklanıyor. Ama bunda başarılı olduğumu söyleyemem. İlk başlarda zorlanıyorsun. Ama zamanla bir rutine oturuyor. Buna rağmen bazı zamanlarda çok tıkanıklık yaşadığım oluyor. O gibi dönemlerde yazılarıma bir süre ara veriyorum. Bir nevi yeniden şarj ediyorum kendimi. Sonra yeniden yazmaya başlıyorum.
  • Bir yazının yayınlanma süreci nasıl ilerliyor?
Ben, bilgi amaçlı yazılar yazmıyorum. O nedenle bir araştırma sürecim yok. Kırk yılda bir yazıyorum o tür yazıları. Onun dışında akşam yazmaya oturduğumda gündemde olan gelişmeleri ve kendi hayatımda yazmaya değer şeyleri yazıyorum. Ve hemen bekletmeden yayınlıyorum. Yazılarımda görsel kullanmıyorum. Benim için zaman kaybı bu. Yazılarımda daha önce hiç kullanmadığım görseller bulamıyorum. Stok fotoğraf sitelerinde de genelde herkesin kullandığı görseller oluyor. O nedenle görselle uğraşmayı bıraktım.
  • Yazmak için ilham ya da motivasyon bekleyenlerden misin yoksa kendini yazmak için zorlayanlardan mı?
Ben hikaye yazmıyorum, güncel yazıyorum. O yüzden ilhama fazla ihtiyacım yok. Bu arada hikaye de çok yazmak isterdim tabi ama benim tarzım değil. Hikaye yazanlara çok saygı duyuyorum. Bir şey söyleyeyim mi size: Her gün yazmak isteyen kesin yazar. O gün duyduğun bir haberi yaz ve yorumla. O gün yaşadığın bir şeyi yaz. Hiçbir şey olmadıysa, o gün hiçbir şey olmadığını ve rutin bir gün geçirdiğini yaz. 50 ya da 100 kelime yaz ama yaz. Bir tane yazar balkonda oturur,  her gün yazarmış. Aklıma bir şey gelmezse, karşıya bakkala ekmek almaya geleni yazarmış ya da sokakta o an gördüklerini. Yazmak istersen bir şekilde yazarsın, bunu unutma.

-Haklısın. Önemli olanı "gerçekten istemek". Sonrası yavaş yavaş geliyor. :) 
  • Bloğunda en çok sevdiğin yazı hangisi?
Hemen aklıma gelen bir yazım yok. Ama sanırım genelde blog üzerine yazdığım yazılar. Haa, bir de hayatı sorguladığım yazılar. İş yaşamını ve sosyal hayatımızı sorguladığım tarzda yazılar. Ama bu tip yazılar fazla olmuyor. Genelde güncel konular üzerine notlar düşüyorum bloğuma.
  • Sohbetimize ortak olanlara önerilerin?
Bir dizi: Şahsiyet
Bir kitap: Elveda Güzel Vatanım- Ahmet Ümit
Bir film: Yıldızlararası- Interstellar
  • Yazmak isteyenlere, erteleyenlere, istikrarı tutturamayanlara ne önerirsin?
“Yazdığım yazı en güzeli olmalı, o yüzden en iyi yazacağım zamanı beklemeyelim” gibi bir düşünceniz varsa, o düşünceyi hemen atın kafanızdan ve hemen bilgisayarı açın yazmaya başlayın. Neyi mi? Bu düşünceyi nasıl kafanızdan atıp da oturup o yazıyı nasıl yazmaya başladığınızı yazın.

  • Benimle bu sohbeti yaptığın için çok teşekkür ederim.!
Değerli bloğunda benimle bu sohbeti yaptığın için ben teşekkür ederim. 














BLOG YAZARI OLMAK: YAŞAMDAN YAZILAR ile RÖPORTAJ
Share